Türkçe [Değiştir]

القرآن الكريم / جزئها ٣٠ / صفحة ٥٩١

Kur'ân, Sayfa 591 (Cüz 30) dinle, Maher Al Mueaqly

Önceki
Sonraki
share on facebook  tweet  share on google  print  

سورة الـطارق

وَالسَّمَاء وَالطَّارِقِ ﴿١﴾
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الطَّارِقُ ﴿٢﴾
النَّجْمُ الثَّاقِبُ ﴿٣﴾
إِن كُلُّ نَفْسٍ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌ ﴿٤﴾
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ مِمَّ خُلِقَ ﴿٥﴾
خُلِقَ مِن مَّاء دَافِقٍ ﴿٦﴾
يَخْرُجُ مِن بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَائِبِ ﴿٧﴾
إِنَّهُ عَلَى رَجْعِهِ لَقَادِرٌ ﴿٨﴾
يَوْمَ تُبْلَى السَّرَائِرُ ﴿٩﴾
فَمَا لَهُ مِن قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍ ﴿١٠﴾
وَالسَّمَاء ذَاتِ الرَّجْعِ ﴿١١﴾
وَالْأَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِ ﴿١٢﴾
إِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌ ﴿١٣﴾
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِ ﴿١٤﴾
إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًا ﴿١٥﴾
وَأَكِيدُ كَيْدًا ﴿١٦﴾
فَمَهِّلِ الْكَافِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا ﴿١٧﴾

سورة الأعـلى

سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى ﴿١﴾
الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّى ﴿٢﴾
وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَى ﴿٣﴾
وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَى ﴿٤﴾
فَجَعَلَهُ غُثَاء أَحْوَى ﴿٥﴾
سَنُقْرِؤُكَ فَلَا تَنسَى ﴿٦﴾
إِلَّا مَا شَاء اللَّهُ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَى ﴿٧﴾
وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَى ﴿٨﴾
فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ الذِّكْرَى ﴿٩﴾
سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَى ﴿١٠﴾
وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى ﴿١١﴾
الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَى ﴿١٢﴾
ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى ﴿١٣﴾
قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى ﴿١٤﴾
وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّى ﴿١٥﴾
٥٩١

TÂRIK Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

86/TÂRIK-1: Ves semâi vet târık(târıkı).
Semaya ve Tarık’a andolsun. (1)
86/TÂRIK-2: Ve mâ edrâke mât târık(târıku).
Ve Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (2)
86/TÂRIK-3: En necmus sâkıb(sâkıbu).
(O) parlak ışığı ile karanlığı delen bir yıldızdır. (3)
86/TÂRIK-4: İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfız(hâfızun).
Bütün nefslerin üzerinde mutlaka muhafız (gözleyici ve koruyucu) vardır. (4)
86/TÂRIK-5: Felyanzuril insânu mimme hulıka.
Artık insan neden yaratıldığına baksın. (5)
86/TÂRIK-6: Hulika min mâin dâfikın.
Kuvvetle atılan bir sıvıdan yaratıldı. (6)
86/TÂRIK-7: Yahrucu min beynis sulbi vet terâib(terâibi).
(O sıvı), omurga ile göğüs kafesi arasından (orada bulunan iki sinir merkezinin organize çalışması sonucu) çıkar. (7)
86/TÂRIK-8: İnnehu alâ rac’ıhî le kâdir(kâdirun).
Muhakkak ki O (Allah), onu (insanı) hayata geri döndürmeye (tekrar diriltmeye) elbette kaadirdir. (8)
86/TÂRIK-9: Yevme tubles serâir(serâiru).
Gizli şeylerin açıklanacağı gün. (9)
86/TÂRIK-10: Fe mâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsır(nâsırın).
Artık onun bir gücü, kuvveti olmaz ve bir yardımcı da yoktur. (10)
86/TÂRIK-11: Ves semâi zâtir rac’ı.
Ve dönüş sahibi semaya andolsun. (11)
86/TÂRIK-12: Vel ardı zâtis sad’ı.
Ve yarıklara sahip arza andolsun. (12)
86/TÂRIK-13: İnnehu le kavlun faslun.
Muhakkak ki o, gerçekten (hakkı bâtıldan) ayıran bir sözdür. (13)
86/TÂRIK-14: Ve mâ huve bil hezli.
Ve o, sıradan bir söz değildir. (14)
86/TÂRIK-15: İnnehum yekîdûne keydâ(keyden).
Muhakkak ki onlar, hile yaparak tuzak kuruyorlar. (15)
86/TÂRIK-16: Ve ekîdu keydâ(keyden).
Ve Ben de hile yaparak tuzak kurarım. (16)
86/TÂRIK-17: Fe mehhilil kâfirîne emhilhum ruveydâ(ruveyden).
Artık kâfirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı. (17)

A'LÂ Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

87/A'LÂ-1: Sebbihisme rabbikel a’lâ.
Rabbinin “Âlâ” ismini tesbih et. (1)
87/A'LÂ-2: Ellezî halaka fe sevvâ.
O ki yarattı sonra sevva etti (dizayn etti, düzenledi). (2)
87/A'LÂ-3: Vellezî kaddera fe hedâ.
Ve O ki, bir kader tayin etti. Sonra da hidayet etti. (3)
87/A'LÂ-4: Vellezî ahracel mer’â.
Ve O ki, yerden mera (yeşillikler) çıkardı. (4)
87/A'LÂ-5: Fe cealehu gusâen ahvâ.
Sonra da onu siyah atık haline getirdi. (5)
87/A'LÂ-6: Se nukriuke fe lâ tensâ.
(Kur’ân’ı) sana, Biz okutacağız, bundan sonra sen unutmayacaksın. (6)
87/A'LÂ-7: İllâ mâ şâallâh(şâallâhu), innehu ya’lemul cehra ve mâ yahfâ.
Ancak (bu) Allah’ın dilediği şeydir. Muhakkak ki O, açık ve gizli olanı bilir. (7)
87/A'LÂ-8: Ve nuyessiruke lil yusrâ.
Ve kolay gelmesi için Biz (O’nu), sana kolaylaştıracağız. (8)
87/A'LÂ-9: Fe zekkir in nefeatiz zikrâ.
O halde, eğer zikir fayda verecekse zikret (zikri öğret, öğüt ver). (9)
87/A'LÂ-10: Se yezzekkeru men yahşâ.
Allah’a karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir). (10)
87/A'LÂ-11: Ve yetecennebuhâl eşkâ.
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek). (11)
87/A'LÂ-12: Ellezî yaslân nâral kubrâ.
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak. (12)
87/A'LÂ-13: Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz. (13)
87/A'LÂ-14: Kad efleha men tezekkâ.
Nefsini tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir. (14)
87/A'LÂ-15: Ve zekeresme rabbihî fe sallâ.
Ve (o nefsini tezkiye eden) Rabbinin İsmi’ni zikretti ve de namaz kıldı. (15)
591