Türkçe [Değiştir]

ALAK 1-19, 96/ALAK Suresi Türkçe Meâli

Hafız Abu Bakr al Shatri sesinden ALAK Suresi dinle!
Hafız Maher Al Mueaqly sesinden ALAK Suresi dinle!
Hafız Mishary AlAfasy sesinden ALAK Suresi dinle!
Sonraki
Önceki
share on facebook  tweet  share on google  print  

سورة الـعلق

ALAK Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ ﴿١﴾
96/ALAK-1: Ikra’ bismi rabbikellezî halak(halaka).
Yaratan Rabbinin İsmi ile oku. (1)
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ ﴿٢﴾
96/ALAK-2: Halakal insâne min alak(alakın).
İnsanı bir alaktan (embriyodan) yarattı. (2)
اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ ﴿٣﴾
96/ALAK-3: Ikra’ ve rabbukel ekrem(ekremu).
Oku ve senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir. (3)
الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ ﴿٤﴾
96/ALAK-4: Ellezî alleme bil kalem(kalemi).
Ki O, kalem ile öğretti. (4)
عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ ﴿٥﴾
96/ALAK-5: Allemel insâne mâ lem ya’lem.
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. (5)
كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى ﴿٦﴾
96/ALAK-6: Kellâ innel insâne le yatgâ.
Hayır, muhakkak ki insan gerçekten azgınlık yapar. (6)
أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى ﴿٧﴾
96/ALAK-7: En raâhustagnâ.
Kendini müstağni görmesi (Allah’a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması) sebebiyle. (7)
إِنَّ إِلَى رَبِّكَ الرُّجْعَى ﴿٨﴾
96/ALAK-8: İnne ilâ rabbiker ruc’â.
Muhakkak ki dönüş Rabbinedir. (8)
أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى ﴿٩﴾
96/ALAK-9: E raeytellezî yenhâ.
Nehyedeni (men edeni) gördün mü? (9)
عَبْدًا إِذَا صَلَّى ﴿١٠﴾
96/ALAK-10: Abden izâ sallâ.
Bir kulu namaz kıldığı zaman. (10)
أَرَأَيْتَ إِن كَانَ عَلَى الْهُدَى ﴿١١﴾
96/ALAK-11: E raeyte in kâne alâl hudâ.
Sen gördün mü? Eğer o (kul), hidayet üzere ise. (11)
أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَى ﴿١٢﴾
96/ALAK-12: Ev emera bit takvâ.
Veya takvayı emretti ise. (12)
أَرَأَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّى ﴿١٣﴾
96/ALAK-13: E raeyte in kezzebe ve tevellâ.
Sen gördün mü, eğer yalanladı ve yüz çevirdi ise? (13)
أَلَمْ يَعْلَمْ بِأَنَّ اللَّهَ يَرَى ﴿١٤﴾
96/ALAK-14: E lem ya’lem bi ennellâhe yerâ.
Allah’ın (onu) gördüğünü bilmiyor mu? (14)
كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ ﴿١٥﴾
96/ALAK-15: Kellâ le in lem yentehi le nesfean bin nâsıyeti.
Hayır, eğer o gerçekten vazgeçmezse, mutlaka Biz, onu perçeminden (alnından) yakalarız (sürükleriz). (15)
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ ﴿١٦﴾
96/ALAK-16: Nâsiyetin kâzibetin hâtıetin.
Yalancı günahkâr alın. (16)
فَلْيَدْعُ نَادِيَه ﴿١٧﴾
96/ALAK-17: Felyed’u nâdiyehu.
Haydi, meclisini (yardımcılarını) çağırsın. (17)
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ ﴿١٨﴾
96/ALAK-18: Se ned’uz zebâniyete.
Biz yakında zebanileri çağıracağız. (18)
كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ* ﴿١٩﴾
96/ALAK-19: Kellâ, lâ tutı’hu vescud vakterib. (SECDE ÂYETİ)
Hayır! Ona itaat etme ve secde et ve (Allah’a) yakın ol! (19)