Türkçe [Değiştir]

القرآن الكريم / جزئها ٣٠ / صفحة ٥٨٧

Kur'ân, Sayfa 587 (Cüz 30) dinle, Maher Al Mueaqly

Önceki
Sonraki
share on facebook  tweet  share on google  print  

سورة الانفطار

إِذَا السَّمَاء انفَطَرَتْ ﴿١﴾
وَإِذَا الْكَوَاكِبُ انتَثَرَتْ ﴿٢﴾
وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ ﴿٣﴾
وَإِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْ ﴿٤﴾
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ ﴿٥﴾
يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ ﴿٦﴾
الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ ﴿٧﴾
فِي أَيِّ صُورَةٍ مَّا شَاء رَكَّبَكَ ﴿٨﴾
كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ ﴿٩﴾
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ ﴿١٠﴾
كِرَامًا كَاتِبِينَ ﴿١١﴾
يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ ﴿١٢﴾
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ﴿١٣﴾
وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ ﴿١٤﴾
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ ﴿١٥﴾
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ ﴿١٦﴾
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ ﴿١٧﴾
ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ ﴿١٨﴾
يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ ﴿١٩﴾

سورة المطـفـفين

وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ ﴿١﴾
الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُواْ عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ ﴿٢﴾
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ ﴿٣﴾
أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ ﴿٤﴾
لِيَوْمٍ عَظِيمٍ ﴿٥﴾
يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٦﴾
٥٨٧

İNFİTÂR Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

82/İNFİTÂR-1: İzâs semâunfetarat.
Sema çatlayıp yarıldığı zaman. (1)
82/İNFİTÂR-2: Ve izâl kevâkibunteserat.
Ve yıldızlar dağıldığı zaman. (2)
82/İNFİTÂR-3: Ve izâl bihâru fuccirat.
Ve denizler kabarıp karıştığı zaman. (3)
82/İNFİTÂR-4: Ve izâl kubûru bu’sirat.
Ve kabirler alt üst edildiği (ölüler dışarı çıkarıldığı) zaman. (4)
82/İNFİTÂR-5: Alimet nefsun mâ kaddemet ve ahharat.
(Her) nefs ne takdim ettiğini (yaptığını) ve neyi tehir ettiğini (yapmadığını) bilmiştir. (5)
82/İNFİTÂR-6: Yâ eyyuhâl insânu mâ garrake bi rabbikel kerîm(kerîmi).
Ey insan! Kerim olan Rabbine karşı seni aldatan (mağrur kılan) nedir? (6)
82/İNFİTÂR-7: Ellezî halakake fe sevvâke fe adeleke.
O (senin Rabbin) ki, seni yarattı, sonra seni sevva etti (dizayn etti), sonra da düzen üzere seni dengeli, sağlıklı kıldı. (7)
82/İNFİTÂR-8: Fî eyyi sûratin mâ şâe rakkebeke.
Dilediği surette (şekilde) seni terkip etti (farklı genetik şifreleri biraraya getirip (her insana) farklı suretler verdi). (8)
82/İNFİTÂR-9: Kellâ bel tukezzibûne bid dîn(dîni).
Hayır, bilâkis siz dîni yalanlıyorsunuz. (9)
82/İNFİTÂR-10: Ve inne aleykum le hâfızîn(hâfızîne).
Ve muhakkak ki, sizin üzerinizde mutlaka (hıfzeden) hafaza melekleri vardır. (10)
82/İNFİTÂR-11: Kirâmen kâtibîn(kâtibîne).
Şerefli yazıcılar (kaydediciler) olarak. (11)
82/İNFİTÂR-12: Ya’lemûne mâ tef’alûn(tef’alûne).
Yaptığınız şeyleri bilirler. (12)
82/İNFİTÂR-13: İnnel ebrâre lefî naîm(naîmin).
Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni’metler içindedir. (13)
82/İNFİTÂR-14: Ve innel fuccâre le fî cahîm(cahîmin).
Ve muhakkak ki füccar, mutlaka alevli ateş içindedir. (14)
82/İNFİTÂR-15: Yaslevnehâ yevmed dîn(dîni).
Dîn günü ona (alevli ateşe) yaslanırlar (atılırlar). (15)
82/İNFİTÂR-16: Ve mâ hum anhâ bi gâibîn(gâibîne).
Ve onlar, ondan (alevli ateşten) gaib olacak (kaybolacak, yanıp bitecek) değillerdir. (16)
82/İNFİTÂR-17: Ve mâ edrâke mâ yevmud dîn(dîni).
Ve dîn gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? (17)
82/İNFİTÂR-18: Summe mâ edrâke mâ yevmud dîn(dîni).
Sonra (evet), dîn gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? (18)
82/İNFİTÂR-19: Yevme lâ temliku nefsun li nefsin şey’â(şey’en), vel emru yevme izin lillâh(lillâhi).
O gün bir nefs, diğer bir nefs için bir şeye (güç yetirmeye) malik değildir. Ve izin günü emir Allah’ındır. (19)

MUTAFFİFÎN Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

83/MUTAFFİFÎN-1: Veylun lil mutaffifîn(mutaffifîne).
Eksik ölçenlerin (ve eksik tartanların) vay haline. (1)
83/MUTAFFİFÎN-2: Ellezîne izâktâlû alân nâsi yestevfûn(yestevfûne).
Onlar, ölçerek satın aldıkları zaman insanlara vefalı davranırlar (dürüst olup tam ölçerler). (2)
83/MUTAFFİFÎN-3: Ve izâ kâlûhum ev vezenûhum yuhsirûn(yuhsirûne).
Ve onlara (insanlara) satmak için ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman eksiltirler (eksik tartarlar). (3)
83/MUTAFFİFÎN-4: E lâ yezunnu ulâike ennehum meb'ûsûn(meb'ûsûne).
İşte onlar beas edileceklerini (diriltileceklerini) zannetmiyorlar (bilmiyorlar) mı? (4)
83/MUTAFFİFÎN-6: Yevme yekûmun nâsu li rabbil âlemîn(âlemîne).
Âlemlerin Rabbi için insanların kıyam edeceği (kalkacağı) gün. (6)
587