Türkçe [Değiştir]

القرآن الكريم / جزئها ٢٩ / صفحة ٥٨٠

Kur'ân, Sayfa 580 (Cüz 29) dinle, Mishary AlAfasy

Önceki
Sonraki
share on facebook  tweet  share on google  print  
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا ﴿٢٦﴾
إِنَّ هَؤُلَاء يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا ﴿٢٧﴾
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا ﴿٢٨﴾
إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا ﴿٢٩﴾
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا ﴿٣٠﴾
يُدْخِلُ مَن يَشَاء فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا ﴿٣١﴾

سورة الـمرسلات

وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا ﴿١﴾
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا ﴿٢﴾
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا ﴿٣﴾
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا ﴿٤﴾
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا ﴿٥﴾
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا ﴿٦﴾
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ ﴿٧﴾
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ ﴿٨﴾
وَإِذَا السَّمَاء فُرِجَتْ ﴿٩﴾
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ ﴿١٠﴾
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ ﴿١١﴾
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ ﴿١٢﴾
لِيَوْمِ الْفَصْلِ ﴿١٣﴾
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ ﴿١٤﴾
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٥﴾
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ ﴿١٦﴾
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ ﴿١٧﴾
كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ ﴿١٨﴾
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٩﴾
٥٨٠
76/İNSÂN (DEHR)-26: Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavîlâ(tavîlen).
Ve artık, gecenin bir kısmında O’na secde et. Ve geceleyin uzun uzun O’nu tesbih et. (26)
76/İNSÂN (DEHR)-27: İnne hâulâi yuhıbbûnel âcilete ve yezerûne verâehum yevmen sekîlâ(sekîlen).
İşte onlar, muhakkak ki çabuk geçen (dünya hayatını) seviyorlar. Zor, çetin günü arkalarına atıyorlar (umursamıyorlar). (27)
76/İNSÂN (DEHR)-28: Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrahum, ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehum tebdîlâ(tebdîlen).
Onları Biz yarattık. Ve bağlarını Biz kuvvetlendirdik. Ve dilediğimiz zaman onları emsalleri ile değiştiririz. (28)
76/İNSÂN (DEHR)-29: İnne hâzihî tezkiratun, fe men şâettehaze ilâ rabbihî sebîlâ(sebîlen).
Muhakkak ki bu bir öğüttür. Artık kim dilerse Rabbine bir yol ittihaz eder (edinir). (29)
76/İNSÂN (DEHR)-30: Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallâh(yeşâallâhu), innallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen).
Ve Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Muhakkak ki Allah; Alîm’dir, Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir). (30)
76/İNSÂN (DEHR)-31: Yudhilu men yeşâu fî rahmetihî, vez zâlimîne eadde lehum azâben elîmâ(elîmen).
O dilediği kişiyi, rahmetinin içine dahil eder. Ve zalimler, onlar için elîm azap hazırladı. (31)

MURSELÂT Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

77/MURSELÂT-1: Vel murselâti urfâ(urfen).
Ardarda (marufla, irfanla) gönderilenlere andolsun. (1)
77/MURSELÂT-2: Fel âsıfâti asfâ(asfen).
Ve de şiddetle estikçe esenlere (andolsun). (2)
77/MURSELÂT-3: Ven nâşirâti neşran.
Dağıtıp yayanlara andolsun. (3)
77/MURSELÂT-4: Fel fârikâti ferkâ(ferkan).
Ve de ayırdıkça ayıranlara (andolsun). (4)
77/MURSELÂT-5: Fel mulkıyâti zikrâ(zikran).
Ve de zikri ilka edenlere (andolsun). (5)
77/MURSELÂT-6: Uzran ev nuzrâ( nuzran).
(Bu yeminler), özür olarak (mazeret olmaması) veya nezir olarak (uyarması) içindir. (6)
77/MURSELÂT-7: İnnemâ tûadûne le vâkıun.
Muhakkak ki vaadolunduğunuz şey, mutlaka vuku bulacaktır. (7)
77/MURSELÂT-8: Fe izân nucûmu tumiset.
Öyle ki, o zaman yıldızların ışığı giderilmiştir. (8)
77/MURSELÂT-9: Ve izâs semâu furicet.
Ve o zaman gök yarılmıştır. (9)
77/MURSELÂT-10: Ve izâl cibâlu nusifet.
Ve o zaman dağlar dağılmıştır. (10)
77/MURSELÂT-11: Ve izâr rusulu ukkıtet.
Ve o zaman resûllere vakit bildirilmiştir. (11)
77/MURSELÂT-12: Li eyyi yevmin uccilet.
(Bunlar) hangi gün için tecil edildi (ertelendi)? (12)
77/MURSELÂT-13: Li yevmil fasli.
Fasıl (ayırma) günü için (tecil edildi). (13)
77/MURSELÂT-14: Ve mâ edrâke mâ yevmul fasli.
O fasıl gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? (14)
77/MURSELÂT-15: Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
İzin günü, yalanlayanların vay haline. (15)
77/MURSELÂT-16: E lem nuhlikil evvelîn(evvelîne).
Evvelkileri Biz helâk etmedik mi? (16)
77/MURSELÂT-17: Summe nutbiuhumul âhırîn(âhırîne).
Sonra diğerlerini (arkadan gelenleri) de onlara tâbî kılarız. (17)
77/MURSELÂT-18: Kezâlike nef’alu bil mucrimîn(mucrimîne).
Mücrimlere işte böyle yaparız. (18)
77/MURSELÂT-19: Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
İzin günü yalanlayanların vay haline. (19)
580