Türkçe [Değiştir]

القرآن الكريم / جزئها ١٤ / صفحة ٢٦٧

Kur'ân, Sayfa 267 (Cüz 14) dinle, Mishary AlAfasy

Önceki
Sonraki
share on facebook  tweet  share on google  print  
الَّذِينَ جَعَلُوا الْقُرْآنَ عِضِينَ ﴿٩١﴾
فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِيْنَ ﴿٩٢﴾
عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٩٣﴾
فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ ﴿٩٤﴾
إِنَّا كَفَيْنَاكَ الْمُسْتَهْزِئِينَ ﴿٩٥﴾
الَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ اللّهِ إِلهًا آخَرَ فَسَوْفَ يَعْمَلُونَ ﴿٩٦﴾
وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ ﴿٩٧﴾
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ ﴿٩٨﴾
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ ﴿٩٩﴾

سورة النحل

أَتَى أَمْرُ اللّهِ فَلاَ تَسْتَعْجِلُوهُ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿١﴾
يُنَزِّلُ الْمَلآئِكَةَ بِالْرُّوحِ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ أَنْ أَنذِرُواْ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنَاْ فَاتَّقُونِ ﴿٢﴾
خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحَقِّ تَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٣﴾
خَلَقَ الإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ ﴿٤﴾
وَالأَنْعَامَ خَلَقَهَا لَكُمْ فِيهَا دِفْءٌ وَمَنَافِعُ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ ﴿٥﴾
وَلَكُمْ فِيهَا جَمَالٌ حِينَ تُرِيحُونَ وَحِينَ تَسْرَحُونَ ﴿٦﴾
٢٦٧
15/HİCR-91: Ellezîne cealûl kur’âne ıdîn(ıdîne).
Onlar, Kur’ân-ı Kerim’i parça parça kıldılar. (91)
15/HİCR-92: Fe ve rabbike le nes’elennehum ecmaîn(ecmaîne).
Artık Rabbine andolsun ki; onların hepsine mutlaka soracağız. (92)
15/HİCR-93: Ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Yapmış oldukları şeylerden. (93)
15/HİCR-94: Fasda’ bi mâ tu’meru ve a’rıd anil muşrikîn(muşrikîne).
Artık emrolunduğun şeyi açıkça bildir. Ve müşriklerden yüz çevir. (94)
15/HİCR-95: İnnâ kefeynâkel mustehziîn(mustehziîne).
Muhakkak ki; Biz, alay edenlere karşı sana kâfiyiz (yeteriz). (95)
15/HİCR-96: Ellezîne yec’alûne meallâhi ilâhen âhar(âhara), fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne).
Allah ile beraber başka ilâh kılanlar (kabul edenler), artık yakında bilecekler (öğrenecekler). (96)
15/HİCR-97: Ve lekad na’lemu enneke yadîku sadruke bi mâ yekûlûn(yekûlûne).
Andolsun ki; Biz, onların söylediklerinden dolayı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. (97)
15/HİCR-98: Fe sebbih bi hamdi rabbike ve kun mines sâcidîn(sâcidîne).
Öyleyse Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol. (98)
15/HİCR-99: Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyekel yakîn(yakînu).
Ve sana “yakîn” gelinceye (son yakîne, Hakk’ul yakîne, Allah’a köle olmaya ulaşıncaya) kadar Rabbine kul ol! (99)

NAHL Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

16/NAHL-1: Etâ emrullâhi fe lâ testa’cilûhu, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
Allah’ın emri geldi. Artık onda (onun muhtevasının gerçekleşmesinde) acele etmeyin. O’nu tenzih edin. Ve O, şirk koşulan şeylerden Yüce’dir. (1)
16/NAHL-2: Yunezzilul melâikete bir rûhi min emrihî alâ men yeşâu min ibâdihî en enzirû ennehu lâ ilâhe illâ ene fettekûni.
Kullarından dilediği kişinin üzerine “Benden başka ilâh yoktur.” tarzında uyarmaları için melekleri, emrinden ruh ile beraber indirir. Öyleyse Bana karşı takva sahibi olun (ruhunuzu ölmeden evvel Bana ulaştırın). (2)
16/NAHL-3: Halakas semâvâti vel arda bil hakk(hakkı), teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
Semaları ve yeryüzünü hak ile yarattı. O, (onların) şirk koştukları şeylerden Yüce’dir. (3)
16/NAHL-4: Halakal insâne min nutfetin fe izâ huve hasîmun mubin(mubînun).
İnsanı bir nutfeden yarattı. Böyle olmasına rağmen o, apaçık hasım (düşman)dır. (4)
16/NAHL-5: Vel en’âme halakahâ, lekum fîhâ dif’un ve menâfiu ve minhâ te’kulûn(te’kulûne).
Ve hayvanlar; onları da O, yarattı. Sizin için onda, (soğuktan) koruyan şeyler ve menfaatler (faydalar) vardır. Ve de ondan (hayvanlardan) yersiniz. (5)
16/NAHL-6: Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrahûn(tesrehûne).
(Onları), akşamları otlaktan döndürdüğünüz zaman ve sabahları otlatmaya çıkardığınız zaman sizin için onda bir güzellik vardır. (6)
267