Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
سورة اللـيـل
القرآن الكريم
»
سورة اللـيـل
LEYL 1-21, 92/LEYL Suresi Türkçe Meâli
Kur'ân-ı Kerim
»
Kuran Sureleri
»
LEYL Suresi
Kur'an Dinle 92 - LEYL
سورة اللـيـل
LEYL Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm
وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَى
﴿١﴾
92/LEYL-1: Vel leyli izâ yagşâ.
Örteceği zaman geceye andolsun. (1)
وَالنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّى
﴿٢﴾
92/LEYL-2: Ven nehâri izâ tecellâ.
Ve tecelli edeceği (aydınlanmaya başlayacağı) an gündüze. (2)
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى
﴿٣﴾
92/LEYL-3: Ve mâ halâkaz zekera vel unsâ.
Ve erkeği ve dişiyi yaratana (andolsun). (3)
إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّى
﴿٤﴾
92/LEYL-4: İnne sa’yekum le şettâ.
Muhakkak ki sizin çalışmalarınız (çabalarınız) gerçekten dağınıktır (çeşit çeşittir). (4)
فَأَمَّا مَن أَعْطَى وَاتَّقَى
﴿٥﴾
92/LEYL-5: Fe emmâ men a’tâ vettekâ.
Fakat kim verdi (infâk etti) ve takva sahibi oldu ise. (5)
وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَى
﴿٦﴾
92/LEYL-6: Ve saddeka bil husnâ.
Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) tasdik etti ise. (6)
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرَى
﴿٧﴾
92/LEYL-7: Fe se nuyessiruhu lil yusrâ.
O zaman Biz ona, (Allah’ın Zat’ını kolayca görmesi) için kolaylık sağlayacağız. (7)
وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَى
﴿٨﴾
92/LEYL-8: Ve emmâ men bahıle vestagnâ.
Ve fakat kim cimrilik etti ve kendini müstağni (hiçbir şeye muhtaç olmayan, zengin ve kendi kendine yeterli) gördü ise. (8)
وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَى
﴿٩﴾
92/LEYL-9: Ve kezzebe bil husnâ.
Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) yalanladı ise. (9)
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَى
﴿١٠﴾
92/LEYL-10: Fe se nuyessiruhu lil usrâ.
O taktirde Biz, ona zor olanı (kötü akıbete götüren yolu) kolaylaştıracağız. (10)
وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّى
﴿١١﴾
92/LEYL-11: Ve mâ yugnî anhu mâluhû izâ teraddâ.
Ve helâk olduğu zaman, malı ona fayda vermez. (11)
إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَى
﴿١٢﴾
92/LEYL-12: İnne aleynâ lel hudâ.
Muhakkak ki hidayete erdirmek mutlaka Bize aittir. (12)
وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَى
﴿١٣﴾
92/LEYL-13: Ve inne lenâ lel âhırate vel ûlâ.
Ve muhakkak ki, evvel ve ahir elbette Bizimdir. (13)
فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّى
﴿١٤﴾
92/LEYL-14: Fe enzertukum nâran telezzâ.
İşte sizi yakıcılığı gittikçe artan bir ateşle uyardım. (14)
لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى
﴿١٥﴾
92/LEYL-15: Lâ yaslâhâ illâl eşkâ.
Ona çok şâkî olandan başkası yaslanmaz (atılmaz). (15)
الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّى
﴿١٦﴾
92/LEYL-16: Ellezî kezzebe ve tevellâ.
O ki (çok şâkî olan), (Hüsna’yı) yalanladı ve yüz çevirdi. (16)
وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى
﴿١٧﴾
92/LEYL-17: Ve se yucennebuhâl etkâ.
Çok takva sahibi olan ise ondan (narı telazzadan) uzaklaştırılacak. (17)
الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّى
﴿١٨﴾
92/LEYL-18: Ellezî yu’tî mâlehu yetezekkâ.
O ki (en üst seviyede takva sahibi olan), malını verir, temizlenir. (18)
وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَى
﴿١٩﴾
92/LEYL-19: Ve mâ li ehadin indehu min ni'metin tuczâ.
Ve (takva sahiplerinin), bir kimseye (malını vermesi), O’nun (Allah’ın) katında, “bir ni’met karşılığı olsun” diye değildir. (19)
إِلَّا ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَى
﴿٢٠﴾
92/LEYL-20: İllâbtigâe vechi rabbihil a’lâ.
O sadece, Yüce Rabbinin Vechi’ni (Zat’ını) ibtiga etti (diledi). (20)
وَلَسَوْفَ يَرْضَى
﴿٢١﴾
92/LEYL-21: Ve le sevfe yerdâ.
Ve o, yakında mutlaka razı olacak. (21)