Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
القرآن الكريم / جزئها ٢٧ / صفحة ٥٣٢
القرآن الكريم
»
جزئها ٢٧
»
القرآن الكريم / جزئها ٢٧ / صفحة ٥٣٢
RAHMÂN 17-40, Kur'ân - Cüz 27 - Sayfa 532
Kur'ân-ı Kerim
»
Cüzler
»
Cüz 27
»
RAHMÂN 17-40, Kur'ân - Cüz 27 - Sayfa 532
Kur'an Dinle Sayfa-532
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ
﴿١٧﴾
55/RAHMÂN-17: Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn(magribeyni).
O, iki doğunun ve iki batının (insanlara göre doğu ve batının ve de cinlere göre doğu ve batının) Rabbidir. (17)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿١٨﴾
55/RAHMÂN-18: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (18)
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
﴿١٩﴾
55/RAHMÂN-19: Merecel bahrayni yeltekıyân(yeltekıyâni).
İki denizi birbiri ile karşılaşacak (birbirine kavuşacak) şekilde akıttı. (19)
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ
﴿٢٠﴾
55/RAHMÂN-20: Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân(yebgıyâni).
İkisi arasında berzah (engel) vardır, ikisi birbirinin sınırını geçemez (birbirinin özelliğini, düzenini bozamaz). (20)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٢١﴾
55/RAHMÂN-21: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (21)
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ
﴿٢٢﴾
55/RAHMÂN-22: Yahrucu min humâl lu’luu vel mercân(mercânu).
İkisinden de inci ve mercan çıkar. (22)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٢٣﴾
55/RAHMÂN-23: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (23)
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ
﴿٢٤﴾
55/RAHMÂN-24: Ve lehul cevâril munşeâtu fîl bahri kel a’lâm(a’lâmi).
Denizde akıp giden, dağlar gibi (yüksek) inşa edilmiş büyük gemiler O’nundur. (24)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٢٥﴾
55/RAHMÂN-25: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (25)
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
﴿٢٦﴾
55/RAHMÂN-26: Kullu men aleyhâ fân(fânin).
Bütün kişiler (insanlar ve cinler) fanidir (yok olucudur). (26)
وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
﴿٢٧﴾
55/RAHMÂN-27: Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi).
Ve celâl ve ikram sahibi Rabbinin Vechi (Zatı) bâki kalacaktır. (27)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٢٨﴾
55/RAHMÂN-28: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (28)
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
﴿٢٩﴾
55/RAHMÂN-29: Yes’eluhu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.
Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe’n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir. (29)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٠﴾
55/RAHMÂN-30: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (30)
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَا الثَّقَلَانِ
﴿٣١﴾
55/RAHMÂN-31: Se nefrugu lekum eyyuhâs sekalâni.
Ey ağırlık sahibi olanlar (kendi âlemlerinde fizik ağırlığı ve bilinçli varlıklar olmaları sebebiyle, ağır sorumluluğu olan insanlar ve cinler)! Yakında sizinle ilgileneceğiz (mahşerde hesabınızı göreceğiz). (31)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٢﴾
55/RAHMÂN-32: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (32)
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
﴿٣٣﴾
55/RAHMÂN-33: Yâ ma'şeral cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzû min aktâris semâvâti vel ardı fenfuzû, lâ tenfuzûne illâ bi sultân(sultânin).
Ey insan ve cin topluluğu! Semaların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer gücünüz yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultan (bir mürşid) olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız). (33)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٤﴾
55/RAHMÂN-34: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (34)
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ
﴿٣٥﴾
55/RAHMÂN-35: Yurselu aleykumâ şuvâzun min nârin ve nuhâsun fe lâ tentesırân(tentesırâni).
Sizin üzerinize, ateşten bir alev ve duman gönderilir. O zaman yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız). (35)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٦﴾
55/RAHMÂN-36: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (36)
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاء فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
﴿٣٧﴾
55/RAHMÂN-37: Fe îzen şakkatis semâu fe kânet verdeten ked dihân(dihâni).
Gökyüzü yarılınca, işte o zaman, erimiş yağ (rengi) gibi kırmızı bir gül haline gelmiştir. (37)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٨﴾
55/RAHMÂN-38: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (38)
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ
﴿٣٩﴾
55/RAHMÂN-39: Fe yevme izin lâ yus’elu an zenbihî insun ve lâ cânn(cânnun).
Artık izin günü insanlar ve cinler, günahlarından sorulmaz. (39)
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٤٠﴾
55/RAHMÂN-40: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni).
O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz? (40)