قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْراهِيمُ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا
﴿٤٦﴾
Imam Iskender Ali Mihr
(İbrâhîm (A.S)’ın babası şöyle) dedi: “Ey İbrâhîm! Sen, benim ilâhlarıma rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)? Eğer sen, (bundan) vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım ve uzun müddet benden uzaklaş.”
Ali Bulaç
(Babası) Demişti ki: "İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git."
Diyanet İşleri
Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi.
Gültekin Onan
(Babası) Demişti ki: "İbrahim, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git."
Hayrat Neşriyat
(Babası:) 'Ey İbrâhîm! Sen benim ilâhlarımdan yüz çevirici misin? Yemîn olsun ki eğer bundan vazgeçmezsen, seni muhakkak taşla(yarak öldürü)rüm; haydi, uzun bir süre benden ayrıl, git!' dedi.
Mustafa İslamoğlu
(Babası): "Ey İbrahim! Yoksa sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun?" dedi, "Eğer buna bir son vermezsen, yemin olsun ki seni öldüresiye taşa tutarım! Şimdi gözümün önünden kaybol bakayım!"
Süleyman Ateş
(Babası): "Ey İbrâhim, dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (onlara dil uzatmaktan) vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım. Uzun süre benden ayrıl, git!"