Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
سورة الـطارق
القرآن الكريم
»
سورة الـطارق
TÂRIK 1-17, 86/TÂRIK Suresi Türkçe Meâli
Kur'ân-ı Kerim
»
Kuran Sureleri
»
TÂRIK Suresi
Kur'an Dinle 86 - TÂRIK
سورة الـطارق
TÂRIK Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm
وَالسَّمَاء وَالطَّارِقِ
﴿١﴾
86/TÂRIK-1: Ves semâi vet târık(târıkı).
Semaya ve Tarık’a andolsun. (1)
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الطَّارِقُ
﴿٢﴾
86/TÂRIK-2: Ve mâ edrâke mât târık(târıku).
Ve Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (2)
النَّجْمُ الثَّاقِبُ
﴿٣﴾
86/TÂRIK-3: En necmus sâkıb(sâkıbu).
(O) parlak ışığı ile karanlığı delen bir yıldızdır. (3)
إِن كُلُّ نَفْسٍ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌ
﴿٤﴾
86/TÂRIK-4: İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfız(hâfızun).
Bütün nefslerin üzerinde mutlaka muhafız (gözleyici ve koruyucu) vardır. (4)
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ مِمَّ خُلِقَ
﴿٥﴾
86/TÂRIK-5: Felyanzuril insânu mimme hulıka.
Artık insan neden yaratıldığına baksın. (5)
خُلِقَ مِن مَّاء دَافِقٍ
﴿٦﴾
86/TÂRIK-6: Hulika min mâin dâfikın.
Kuvvetle atılan bir sıvıdan yaratıldı. (6)
يَخْرُجُ مِن بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَائِبِ
﴿٧﴾
86/TÂRIK-7: Yahrucu min beynis sulbi vet terâib(terâibi).
(O sıvı), omurga ile göğüs kafesi arasından (orada bulunan iki sinir merkezinin organize çalışması sonucu) çıkar. (7)
إِنَّهُ عَلَى رَجْعِهِ لَقَادِرٌ
﴿٨﴾
86/TÂRIK-8: İnnehu alâ rac’ıhî le kâdir(kâdirun).
Muhakkak ki O (Allah), onu (insanı) hayata geri döndürmeye (tekrar diriltmeye) elbette kaadirdir. (8)
يَوْمَ تُبْلَى السَّرَائِرُ
﴿٩﴾
86/TÂRIK-9: Yevme tubles serâir(serâiru).
Gizli şeylerin açıklanacağı gün. (9)
فَمَا لَهُ مِن قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍ
﴿١٠﴾
86/TÂRIK-10: Fe mâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsır(nâsırın).
Artık onun bir gücü, kuvveti olmaz ve bir yardımcı da yoktur. (10)
وَالسَّمَاء ذَاتِ الرَّجْعِ
﴿١١﴾
86/TÂRIK-11: Ves semâi zâtir rac’ı.
Ve dönüş sahibi semaya andolsun. (11)
وَالْأَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِ
﴿١٢﴾
86/TÂRIK-12: Vel ardı zâtis sad’ı.
Ve yarıklara sahip arza andolsun. (12)
إِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌ
﴿١٣﴾
86/TÂRIK-13: İnnehu le kavlun faslun.
Muhakkak ki o, gerçekten (hakkı bâtıldan) ayıran bir sözdür. (13)
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِ
﴿١٤﴾
86/TÂRIK-14: Ve mâ huve bil hezli.
Ve o, sıradan bir söz değildir. (14)
إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًا
﴿١٥﴾
86/TÂRIK-15: İnnehum yekîdûne keydâ(keyden).
Muhakkak ki onlar, hile yaparak tuzak kuruyorlar. (15)
وَأَكِيدُ كَيْدًا
﴿١٦﴾
86/TÂRIK-16: Ve ekîdu keydâ(keyden).
Ve Ben de hile yaparak tuzak kurarım. (16)
فَمَهِّلِ الْكَافِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا
﴿١٧﴾
86/TÂRIK-17: Fe mehhilil kâfirîne emhilhum ruveydâ(ruveyden).
Artık kâfirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı. (17)