قَالَ اهْبِطَا مِنْهَا جَمِيعًا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى
﴿١٢٣﴾
Imam Iskender Ali Mihr
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”
Diyanet İşleri
Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”
Elmalılı Hamdi Yazır
Buyurdu ki; ininiz ikiniz de oradan hepiniz, ba'zınız ba'zınıza düşman olarak, sonra ne zaman size benden bir hidayetçi gelir de her kim hidayetçime uyarsa işte o dalâlete düşmez ve bedbaht olmaz
Hayrat Neşriyat
(Onlara) şöyle buyurmuştu: 'Birbirinize düşman olarak hep birlikte oradan inin! Artık benden size bir hidâyet geldiğinde, kim benim hidâyetime tâbi' olursa, (o) ne dalâlete düşer, ne de bedbaht olur!'
Mustafa İslamoğlu
dedi ki: "O makamdan hep birlikte birbirinize düşman olarak inin! Bundan böyle de, Benim katımdan size doğru yol bilgisi gelecektir: artık kim benim gösterdiğim yolu izlerse, işte o ne sapacak ne de kendini yitirecektir.
Ömer Öngüt
Buyurdu ki: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin! Size benden bir hidayet geldiği zaman, kim benim hidayetime tâbi olursa o (dünyada) sapmaz, (ahirette de) bedbaht olmaz.
Süleyman Ateş
Dedi ki: "Hepiniz oradan inin, birbirinize düşmansınız. İmdi benden size bir hidâyet geldiği zaman kim benim hidâyetime uyarsa o, sapmaz ve sıkıntıya düşmez."