إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
﴿٥١﴾
Diyanet İşleri
Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Hayrat Neşriyat
Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne çağırıldıkları zaman, mü’minlerin sözü ancak: 'İşittik ve itâat ettik!' demeleridir. İşte bunlar, gerçekten kurtuluşa erenlerdir.
Mustafa İslamoğlu
Aralarında hüküm vermesi için Allah'a, dolayısıyla O'nun Rasulü'ne çağrıldıkları zaman mü'minlere düşen söz, sadece "İşittik ve itaat ettik" demekten ibaret olmalıdır; zira böyleleri gerçek kurtuluşa eren kimseler olacaklar.
Süleyman Ateş
Elçinin, aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Elçisine çağırıldıkları zaman inananların sözü ancak: "İşittik ve itâ'at ettik" demeleridir. İşte umduklarına erenler bunlardır, bunlar.