Türkçe [Değiştir]

ANKEBÛT - 18. Âyet dinle, Abu Bakr al Shatri

Sonraki
Önceki
share on facebook  tweet  share on google  print  
18

ANKEBÛT - 18. Âyet dinle, Abu Bakr al Shatri

ANKEBÛT Suresi 18. âyet için tüm Türkçe Kur'ân Meâllerini Kıyasla

سورة العنكبوت

ANKEBÛT Suresi

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَإِن تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِّن قَبْلِكُمْ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ ﴿١٨﴾
29/ANKEBÛT-18: Ve in tukezzibû fe kad kezzebe umemun min kablikum, ve mâ alâr resûli illâl belâgul mubîn(mubînu).

Imam Iskender Ali Mihr

Ve eğer tekzip ederseniz (yalanlarsanız), sizden önceki ümmetler de tekzip etmiştiler. Resûllerin üzerine apaçık tebliğden başka bir (sorumluluk) yoktur.

Ahmet Varol

'Eğer yalanlarsanız; sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen ise sadece apaçık bir tebliğdir.'

Ali Bulaç

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir."

Diyanet İşleri

“Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

Elmalılı Hamdi Yazır

Ve eğer tekziyb ederseniz sizden evvel bir takım ümmetler de tekziyb etmişlerdi, Resulün vazifesi ise açık bir tebliğden ibarettir

Gültekin Onan

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de [elçilerin çağrısını] yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise yalnızca açık bir tebliğdir."

Hayrat Neşriyat

'Hem (beni) yalanlarsanız (bilin ki), doğrusu sizden önceki birtakım ümmetler de(peygamberlerini) yalanlamıştı. Peygambere düşen ise ancak apaçık tebliğdir.'

Mustafa İslamoğlu

"Ama eğer yalanlarsanız, iyi bilin ki sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı: zaten elçiye düşen de (ilahi mesajı) bütün açıklığıyla iletmekten başkası değildir."

Ömer Öngüt

Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygamber'e düşen, yalnız açıkça tebliğ etmektir.

Süleyman Ateş

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Elçiye düşen, yalnız açıkça duyurmaktıır."
18