Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
سورة الـعلق
القرآن الكريم
»
سورة الـعلق
ALAK 1-19, 96/ALAK Suresi Türkçe Meâli
Kur'ân-ı Kerim
»
Kuran Sureleri
»
ALAK Suresi
Kur'an Dinle 96 - ALAK
سورة الـعلق
ALAK Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
﴿١﴾
96/ALAK-1: Ikra’ bismi rabbikellezî halak(halaka).
Yaratan Rabbinin İsmi ile oku. (1)
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
﴿٢﴾
96/ALAK-2: Halakal insâne min alak(alakın).
İnsanı bir alaktan (embriyodan) yarattı. (2)
اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
﴿٣﴾
96/ALAK-3: Ikra’ ve rabbukel ekrem(ekremu).
Oku ve senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir. (3)
الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
﴿٤﴾
96/ALAK-4: Ellezî alleme bil kalem(kalemi).
Ki O, kalem ile öğretti. (4)
عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
﴿٥﴾
96/ALAK-5: Allemel insâne mâ lem ya’lem.
İnsana bilmediği şeyleri öğretti. (5)
كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى
﴿٦﴾
96/ALAK-6: Kellâ innel insâne le yatgâ.
Hayır, muhakkak ki insan gerçekten azgınlık yapar. (6)
أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى
﴿٧﴾
96/ALAK-7: En raâhustagnâ.
Kendini müstağni görmesi (Allah’a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması) sebebiyle. (7)
إِنَّ إِلَى رَبِّكَ الرُّجْعَى
﴿٨﴾
96/ALAK-8: İnne ilâ rabbiker ruc’â.
Muhakkak ki dönüş Rabbinedir. (8)
أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى
﴿٩﴾
96/ALAK-9: E raeytellezî yenhâ.
Nehyedeni (men edeni) gördün mü? (9)
عَبْدًا إِذَا صَلَّى
﴿١٠﴾
96/ALAK-10: Abden izâ sallâ.
Bir kulu namaz kıldığı zaman. (10)
أَرَأَيْتَ إِن كَانَ عَلَى الْهُدَى
﴿١١﴾
96/ALAK-11: E raeyte in kâne alâl hudâ.
Sen gördün mü? Eğer o (kul), hidayet üzere ise. (11)
أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَى
﴿١٢﴾
96/ALAK-12: Ev emera bit takvâ.
Veya takvayı emretti ise. (12)
أَرَأَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّى
﴿١٣﴾
96/ALAK-13: E raeyte in kezzebe ve tevellâ.
Sen gördün mü, eğer yalanladı ve yüz çevirdi ise? (13)
أَلَمْ يَعْلَمْ بِأَنَّ اللَّهَ يَرَى
﴿١٤﴾
96/ALAK-14: E lem ya’lem bi ennellâhe yerâ.
Allah’ın (onu) gördüğünü bilmiyor mu? (14)
كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ
﴿١٥﴾
96/ALAK-15: Kellâ le in lem yentehi le nesfean bin nâsıyeti.
Hayır, eğer o gerçekten vazgeçmezse, mutlaka Biz, onu perçeminden (alnından) yakalarız (sürükleriz). (15)
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ
﴿١٦﴾
96/ALAK-16: Nâsiyetin kâzibetin hâtıetin.
Yalancı günahkâr alın. (16)
فَلْيَدْعُ نَادِيَه
﴿١٧﴾
96/ALAK-17: Felyed’u nâdiyehu.
Haydi, meclisini (yardımcılarını) çağırsın. (17)
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ
﴿١٨﴾
96/ALAK-18: Se ned’uz zebâniyete.
Biz yakında zebanileri çağıracağız. (18)
كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ*
﴿١٩﴾
96/ALAK-19: Kellâ, lâ tutı’hu vescud vakterib. (SECDE ÂYETİ)
Hayır! Ona itaat etme ve secde et ve (Allah’a) yakın ol! (19)