Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
سورة الـشـمـس
القرآن الكريم
»
سورة الـشـمـس
ŞEMS 1-15, 91/ŞEMS Suresi Türkçe Meâli
Kur'ân-ı Kerim
»
Kuran Sureleri
»
ŞEMS Suresi
Kur'an Dinle 91 - ŞEMS
سورة الـشـمـس
ŞEMS Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm
وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا
﴿١﴾
91/ŞEMS-1: Veş şemsi ve duhâhâ.
Güneşe ve onun duha vaktine (ışığının yayılıp parladığı zamana) andolsun. (1)
وَالْقَمَرِ إِذَا تَلَاهَا
﴿٢﴾
91/ŞEMS-2: Vel kameri izâ telâhâ.
Ve onu takip ettiği zaman aya. (2)
وَالنَّهَارِ إِذَا جَلَّاهَا
﴿٣﴾
91/ŞEMS-3: Ven nehâri izâ cellâhâ.
Ve onu (güneşi) izhar ettiği zaman gündüze. (3)
وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَاهَا
﴿٤﴾
91/ŞEMS-4: Vel leyli izâ yagşâhâ.
Onu (güneşi) sardığı (örtüp ışınlarını giderdiği) zaman geceye. (4)
وَالسَّمَاء وَمَا بَنَاهَا
﴿٥﴾
91/ŞEMS-5: Ves semâi ve mâ benâhâ.
Ve semaya ve onu bina edene. (5)
وَالْأَرْضِ وَمَا طَحَاهَا
﴿٦﴾
91/ŞEMS-6: Vel ardı ve mâ tahâhâ.
Ve arza ve onu yayıp döşeyerek yaşanır hale getirene. (6)
وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا
﴿٧﴾
91/ŞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Nefse ve onu (7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun). (7)
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
﴿٨﴾
91/ŞEMS-8: Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ.
Sonra ona (nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti. (8)
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
﴿٩﴾
91/ŞEMS-9: Kad efleha men zekkâhâ.
Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir. (9)
وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا
﴿١٠﴾
91/ŞEMS-10: Ve kad hâbe men dessâhâ.
Ve kim, onun (nefsinin) kusurlarını örtmeye çalıştıysa (nefsini tezkiye etmemiş ise) hüsrana uğramıştır. (10)
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا
﴿١١﴾
91/ŞEMS-11: Kezzebet semûdu bi tagvâhâ.
Semud (kavmi), kendi azgınlığı sebebiyle (Allah’ın Resûl’ünü) yalanladı. (11)
إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا
﴿١٢﴾
91/ŞEMS-12: İzinbease eşkâhâ.
Onun (o beldenin) en şâkîsi (deveyi kesmek için) ortaya atılınca. (12)
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا
﴿١٣﴾
91/ŞEMS-13: Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukyâhâ.
O zaman Allah’ın Resûl’ü onlara: “O, Allah’ın Devesi’dir ve onu sulayınız (onun su içme sırasına riayet ediniz).” dedi. (13)
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا
﴿١٤﴾
91/ŞEMS-14: Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ.
Fakat onu tekzip ettiler (yalanladılar). Sonra onu (deveyi) kestiler. Günahları sebebiyle, Rab’leri onların üzerini azapla kapladı. Sonra da onu (o beldeyi) dümdüz yaptı (yerlebir etti). (14)
وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا
﴿١٥﴾
91/ŞEMS-15: Ve lâ yehâfu ukbâhâ.
Ve (Allah) onun (o beldenin ve halkının) ukbasından (akıbetinden) (helâk oluşlarından) korkacak değildir. (15)