وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ
﴿١٠﴾
Imam Iskender Ali Mihr
Ve andolsun ki Dâvud (a.s)’a, Bizden bir fazilet verdik (nefsini tasfiye ettik). Ey dağlar, onunla beraber bana yönelin ve ey kuşlar (siz de)! Ve Biz de ona demiri yumuşattık.
Ali Bulaç
Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.
Diyanet İşleri
(10-11) Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik ve “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm” diye vahyettik.
Gültekin Onan
Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte [benim tesbihimi] dönderin / tekrarlayın (evvibiy)" (dedik) ve kuşlara da [aynısını emrettik]. Ve ona demiri yumuşattık.
Hayrat Neşriyat
(10-11) Şânım hakkı için, Dâvûd’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. 'Ey dağlar ve kuşlar! Onunla berâber tesbîh edin!' (dedik). Ve 'Geniş zırhlar yap!' diye demiri ona yumuşattık. 'Hem dokumasında ölçüyü gözet (güzel ve yeteri kadar yap) ve (ehlinle birlikte) sâlih amel işleyin! Çünki ben ne yaparsanız hakkıyla görenim' (diye vahyettik).
Mustafa İslamoğlu
Doğrusu Biz Davud'u katımızdan (işte bu nedenle) ödüllendirmiştik: "Ey dağlar! Onun sesine ses katın! Siz (öyle yapın ey) kuşlar!" Dahası, Biz ondaki bütün katılığı ve sertliği yumuşattık (ve dedik ki):
Süleyman Ateş
Andolsun, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar, onunla beraber tesbih edin. Ve ey kuşlar (siz de onun tesbihine katılın)!" (dedik) ve ona demiri yumuşattık: