Türkçe [Değiştir]

القرآن الكريم / جزئها ٢٤ / صفحة ٤٧٤

MU'MİN 59-66, Kur'ân - Cüz 24 - Sayfa 474

Hafız Abu Bakr al Shatri sesinden Cüz-24, Sayfa-474 dinle!
Hafız Maher Al Mueaqly sesinden Cüz-24, Sayfa-474 dinle!
Hafız Mishary AlAfasy sesinden Cüz-24, Sayfa-474 dinle!
Önceki
Sonraki
share on facebook  tweet  share on google  print  
إِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٥٩﴾
40/MU'MİN-59: İnnes sâate le âtiyetun lâ raybe fîhâ ve lâkinne ekseran nâsi lâ yu’minûn(yu’minûne).
Muhakkak ki hakkında şüphe olmayan o saat (kıyâmet) mutlaka gelecektir. Ve lâkin insanların çoğu inanmazlar. (59)
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ ﴿٦٠﴾
40/MU'MİN-60: Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn(dâhırîne).
Ve Rabbimiz, şöyle buyurdu: "Bana dua ediniz ki size icabet edeyim. Bana kul olmaktan kibirlenenler, muhakkak ki hakir ve zelil olarak cehenneme girecekler." (60)
اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا إِنَّ اللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ ﴿٦١﴾
40/MU'MİN-61: Allâhullezî ceale lekumul leyle li teskunû fîhi ven nehâra mubsırâ( mubsıran), innallâhe le zû fadlin alân nâsi ve lâkinne ekseran nâsi lâ yeşkurûn(yeşkurûne).
O Allah ki, size geceyi içinde sükûn bulmanız için gündüzü de gösterici (aydınlık) kıldı. Muhakkak ki Allah, insanlar üzerinde mutlaka fazl sahibidir. Ve lâkin insanların çoğu şükretmezler. (61)
ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَّا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ ﴿٦٢﴾
40/MU'MİN-62: Zâlikumullâhu rabbukum hâliku kulli şey’in lâ ilâhe illâ huve fe ennâ tu’fekûn(tu’fekûne).
İşte o Allah ki, sizin Rabbinizdir. Herşeyi Yaratan’dır. O’ndan başka İlâh yoktur. Öyleyse nasıl döndürülüyorsunuz? (62)
كَذَلِكَ يُؤْفَكُ الَّذِينَ كَانُوا بِآيَاتِ اللَّهِ يَجْحَدُونَ ﴿٦٣﴾
40/MU'MİN-63: Kezâlike yu’fekullezîne kânû bi âyâtillâhi yechadûn(yechadûne).
Allah’ın âyetlerini bilerek, inatla inkâr edenler, işte böyle döndürülürler. (63)
اللَّهُ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ قَرَارًا وَالسَّمَاء بِنَاء وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ فَتَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ ﴿٦٤﴾
40/MU'MİN-64: Allâhullezî ceale lekumul arda karâren ves semâe binâen ve savverakum fe ahsene suverakum ve razakakum minet tayyibâti, zâlikumullâhu rabbukum, fe tebârakallâhu rabbul âlemîn(âlemîne).
O Allah ki, yeryüzünü sizin için karar (yerleşme) yeri kıldı. Ve semayı bina etti. Ve sizi tasvir etti (suret verdi). Sonra suretlerinizi ahsen kıldı (güzelleştirdi). Ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. İşte bu Allah, sizin Rabbinizdir. Âlemlerin Rabbi; Allah, Mübarek'tir (yücedir). (64)
هُوَ الْحَيُّ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٦٥﴾
40/MU'MİN-65: Huvel hayyu lâ ilâhe illâ huve fed’ûhu muhlisîne lehud dîn(dîne), el hamdu lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne).
O, Hayy’dır (hayatta olan). O’ndan başka İlâh yoktur. Öyleyse dîni O’na halis kılarak (Allah’a) dua edin. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. (65)
قُلْ إِنِّي نُهِيتُ أَنْ أَعْبُدَ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَمَّا جَاءنِيَ الْبَيِّنَاتُ مِن رَّبِّي وَأُمِرْتُ أَنْ أُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٦٦﴾
40/MU'MİN-66: Kul innî nuhîtu en a’budellezîne ted’ûne min dûnillâhi lemmâ câeniyel beyyinâtu min rabbî ve umirtu en uslime li rabbil âlemîn(âlemîne).
De ki: "Muhakkak ki ben sizin, Allah’tan başka taptıklarınıza kul olmaktan men edildim, bana Rabbimden beyyineler (deliller) geldiği için. Ve âlemlerin Rabbine teslim olmakla (ruhumu, vechimi, nefsimi ve irademi Allah’a teslim etmekle) emrolundum." (66)