Türkçe [Değiştir]

القرآن الكريم / جزئها ٢٨ / صفحة ٥٥٥

MUNÂFİKÛN 5-11, Kur'ân - Cüz 28 - Sayfa 555

Hafız Abu Bakr al Shatri sesinden Cüz-28, Sayfa-555 dinle!
Hafız Maher Al Mueaqly sesinden Cüz-28, Sayfa-555 dinle!
Hafız Mishary AlAfasy sesinden Cüz-28, Sayfa-555 dinle!
Önceki
Sonraki
share on facebook  tweet  share on google  print  
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ لَوَّوْا رُؤُوسَهُمْ وَرَأَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُم مُّسْتَكْبِرُونَ ﴿٥﴾
63/MUNÂFİKÛN-5: Ve izâ kîle lehum teâlev yestagfir lekum resûlullâhi levvev ruûsehum ve raeytehum yesuddûne ve hum mustekbirûn(mustekbirûne).
Ve onlara (münafıklara): “Geliniz, Allah’ın Resûl’ü sizin için mağfiret dilesin.” denildiği zaman, başlarını alay ederek iki yana salladılar. Ve sen, onların yüz çevirdiklerini (ayrıldıklarını) gördün. Ve onlar, kibirlenen kimselerdir. (5)
سَوَاء عَلَيْهِمْ أَسْتَغْفَرْتَ لَهُمْ أَمْ لَمْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ لَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ ﴿٦﴾
63/MUNÂFİKÛN-6: Sevâun aleyhim estagferte lehum em lem testagfir lehum, len yagfirallâhu lehum, innallâhe lâ yehdîl kavmel fâsikîn(fâsikîne).
Onlar (münafıklar) için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onlara asla mağfiret etmez. Muhakkak ki Allah, fasıklar kavmini hidayete erdirmez. (6)
هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنفِقُوا عَلَى مَنْ عِندَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنفَضُّوا وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ ﴿٧﴾
63/MUNÂFİKÛN-7: Humullezîne yekûlûne lâ tunfikû alâ men inde resûlillâhi hattâ yenfaddû, ve lillâhi hazâinus semâvâti vel ardı ve lâkinnel munâfikîne lâ yefkahûn(yefkahûne).
Onlar (münafıklar): “Resûlallah’ın yanında bulunanlara infâk etmeyin (bir şey vermeyin) ki, onlar dağılıp gitsinler.” diyenlerdir. Ve semaların ve arzın (göklerin ve yerin) hazineleri Allah’ındır. Ve lâkin münafıklar, fıkıh (idrak) edemezler. (7)
يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٨﴾
63/MUNÂFİKÛN-8: Yekûlûne le in raca’nâ ilâl medîneti le yuhricennel eazzu minhâl ezelle, ve lillâhil izzetu ve li resûlihî ve lil mu’minîne ve lâkinnel munâfikîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
“Eğer biz şehre dönersek, mutlaka daha azîz (güçlü) olan, daha zelil (güçsüz, zayıf) olanı, oradan (şehirden) çıkarır.” diyorlar. İzzet Allah’ın ve O’nun Resûl’ünün ve mü’minlerindir. Ve lâkin münafıklar bilmiyorlar. (8)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴿٩﴾
63/MUNÂFİKÛN-9: Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tulhikum emvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh(zikrillâhi), ve men yef'al zâlike fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Mallarınız ve evlâtlarınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın. Ve kim bunu yaparsa, o taktirde işte onlar, onlar hüsranda olanlardır. (9)
وَأَنفِقُوا مِن مَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُن مِّنَ الصَّالِحِينَ ﴿١٠﴾
63/MUNÂFİKÛN-10: Ve enfikû mimmâ razaknâkum min kabli en ye’tiye ehadekumul mevtu fe yekûle rabbi lev lâ ahhartenî ilâ ecelin karîbin fe assaddeka ve ekun mines sâlihîn(sâlihîne).
Ve sizden birisine ölüm gelmesinden, o zaman: “Rabbim keşke beni yakın bir zamana kadar ertelesen de böylece ben sadaka versem ve salihlerden olsam, olmaz mı?” demesinden önce, sizi rızıklandırdığımız şeylerden infâk edin. (10)
وَلَن يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْسًا إِذَا جَاء أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿١١﴾
63/MUNÂFİKÛN-11: Ve len yuahhırallâhu nefsen izâ câe eceluhâ, vallâhu habîrun bi mâ ta’melûn(ta’melûne).
Ve Allah, hiçbir nefsi (hiçbir kimseyi) eceli geldiği zaman asla tehir etmez (ertelemez). Ve Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdar olandır. (11)