Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
القرآن الكريم / جزئها ٢٥ / صفحة ٤٨٩
القرآن الكريم
»
جزئها ٢٥
»
القرآن الكريم / جزئها ٢٥ / صفحة ٤٨٩
Kur'ân - Cüz 25 - Sayfa 489 (ŞÛRÂ 52-53, ZUHRÛF 1-10)
Kur'ân-ı Kerim
»
Cüzler
»
Cüz 25
»
Kur'ân - Cüz 25 - Sayfa 489 (ŞÛRÂ 52-53, ZUHRÛF 1-10)
Kur'an Dinle Sayfa-489
وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
﴿٥٢﴾
صِرَاطِ اللَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ أَلَا إِلَى اللَّهِ تَصِيرُ الأمُورُ
﴿٥٣﴾
سورة الزخرف
حم
﴿١﴾
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ
﴿٢﴾
إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
﴿٣﴾
وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ
﴿٤﴾
أَفَنَضْرِبُ عَنكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَن كُنتُمْ قَوْمًا مُّسْرِفِينَ
﴿٥﴾
وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِن نَّبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ
﴿٦﴾
وَمَا يَأْتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون
﴿٧﴾
فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُم بَطْشًا وَمَضَى مَثَلُ الْأَوَّلِينَ
﴿٨﴾
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ
﴿٩﴾
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
﴿١٠﴾
42/ŞÛRÂ-52: Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mâl kitâbu ve lâl îmânu ve lâkin cealnâhu nûran nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Ve işte böylece sana emrimizden bir ruh (Kur'ân-ı Kerim) vahyettik. Ve sen, kitap nedir ve îmân nedir bilmiyordun. Ve lâkin O'nu “nur” kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi O'nunla hidayete erdiririz. Ve muhakkak ki sen, mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet ediyorsun (ulaştırıyorsun). (52)
42/ŞÛRÂ-53: Sırâtıllâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), e lâ ilâllâhi tesîrul umûr(umûru).
O Allah’ın yolu ki, göklerde ve yerde ne varsa Kendisinindir. (Bütün) emirler (işler) Allah’a seyreder (döner), değil mi? (53)
ZUHRÛF Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm
43/ZUHRÛF-1: Hâ mim.
Hâ, Mim. (1)
43/ZUHRÛF-2: Vel kitâbil mubîni.
Kitab-ı Mübin (Apaçık Kitap)’e andolsun ki! (2)
43/ZUHRÛF-3: İnnâ cealnâhu kur’ânen arabiyyen leallekum ta’kılûn(ta’kılûne).
Muhakkak ki Biz, O’nu Arapça Kur’ân kıldık. Umulur ki böylece akıl edersiniz. (3)
43/ZUHRÛF-4: Ve innehu fî ummil kitâbi ledeynâ le alîyyun hakîm(hakîmun).
Ve muhakkak ki O (Kur’ân), katımızda Ümmülkitap’tadır. Gerçekten Âli’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir). (4)
43/ZUHRÛF-5: E fe nadribu ankumuz zikre safhan en kuntum kavmen musrifîn(musrifîne).
Öyleyse zikri size (beyandan) vazgeçip bırakalım mı? Siz müsrif (haddi aşan) bir kavim oldunuz diye. (5)
43/ZUHRÛF-6: Ve kem erselna min nebîyin fîl evvelîn(evvelîne).
Ve sizden evvelki (ümmetlerin) içinde nice nebîler (peygamberler) gönderdik. (6)
43/ZUHRÛF-7: Ve mâ ye’tîhim min nebîyin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).
Ve onlara hiçbir peygamber gelmez ki (gelmemiştir ki), onunla alay etmiş olmasınlar. (7)
43/ZUHRÛF-8: Fe ehleknâ eşedde minhum batşen ve madâ meselul evvelîn(evvelîne).
Bu sebeple (Mekkelilerden) daha güçlü olanları da şiddetle yakalayarak helâk ettik. Evvelki (ümmetlere) ait misaller (daha önce) geçmişti. (8)
43/ZUHRÛF-9: Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunne halakahunnel azîzul alîm(alîmu).
Ve muhakkak ki onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan, mutlaka: “Onları, Azîz (yüce ve üstün) ve Alîm (en iyi bilen) yarattı.” derler. (9)
43/ZUHRÛF-10: Ellezî cealekumul arda mehden ve cealelekum fîhâ subulen leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Size yeryüzünü döşek kılan ve sizin için orada yollar yapan O’dur. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz. (10)