Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
القرآن الكريم / جزئها ٢ / صفحة ٣٢
القرآن الكريم
»
جزئها ٢
»
القرآن الكريم / جزئها ٢ / صفحة ٣٢
BAKARA 203-210, Kur'ân - Cüz 2 - Sayfa 32
Kur'ân-ı Kerim
»
Cüzler
»
Cüz 2
»
BAKARA 203-210, Kur'ân - Cüz 2 - Sayfa 32
Kur'an Dinle Sayfa-32
وَاذْكُرُواْ اللّهَ فِي أَيَّامٍ مَّعْدُودَاتٍ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ لِمَنِ اتَّقَى وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
﴿٢٠٣﴾
2/BAKARA-203: Vezkurûllâhe fî eyyâmin ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men teaccele fî yevmeyni fe lâ isme aleyh(aleyhi), ve men teahhara fe lâ isme aleyhi, li menittekâ vettekûllâhe va’lemû ennekum ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Ve sayılı günlerde Allah’ı (tekbir ile) zikredin. Fakat kim, iki gün içinde (Mina’dan dönmek için) acele ederse, bundan sonra onun üzerine bir günah yoktur. Ve kim de tehir ederse (geriye kalırsa), o taktirde de onun üzerine bir günah yoktur. (Tabii bu) takva sahibi (olan) kimseler içindir. Ve, Allah’a karşı takva sahibi olun. Ve sizin, O’na (Allah’a) haşrolunacağınızı (huzurunda toplanacağınızı) bilin! (203)
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
﴿٢٠٤﴾
2/BAKARA-204: Ve minen nâsi men yu’cibuke kavluhu fîl hayâtid dunyâ ve yuşhidullâhe alâ mâ fî kalbihî, ve huve eleddul hısâm(hısâmi).
Ve insanlardan, dünya hayatında sözü senin hoşuna giden kimseler vardır. Ve kalbinde olana, Allah’ı şahit tutar, (oysa) O, hasımların (düşmanların) en azılısıdır. (204)
وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الفَسَادَ
﴿٢٠٥﴾
2/BAKARA-205: Ve izâ tevellâ seâ fîl ardı li yufside fîhâ ve yuhlikel harse ven nesl(nesle), vallâhu lâ yuhıbbul fesâd(fesâda).
Ve dönüp (gittiği) zaman, yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli helâk etmek (yok etmek) için çalışır. Ve Allah fesadı sevmez. (205)
وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ
﴿٢٠٦﴾
2/BAKARA-206: Ve izâ kîle lehuttekıllâhe ehazethul izzetu bil ismi fe hasbuhu cehennem(cehennemu), ve le bi’sel mihâd(mihâdu).
Ve ona: “Allah’a karşı takva sahibi ol.” denildiği zaman, izzet (nefsin gururu) onu günahla tutar (mani olup onu günaha sokar). Artık ona cehennem yeter ve elbette (o) kötü bir döşektir. (206)
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَشْرِي نَفْسَهُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَاللّهُ رَؤُوفٌ بِالْعِبَادِ
﴿٢٠٧﴾
2/BAKARA-207: Ve minen nâsi men yeşrî nefsehubtigâe mardâtillâh(mardâtillâhi), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi).
Ve insanlardan, Allah’ın rızasını dileyerek (Allah’ın rızası karşılığında) kendi nefsini satan kimseler vardır. Ve Allah, kullarına Rauf’tur (çok şefkatlidir). (207)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ ادْخُلُواْ فِي السِّلْمِ كَآفَّةً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
﴿٢٠٨﴾
2/BAKARA-208: Yâ eyyuhâllezîne âmenûdhulû fîs silmi kâffeh(kâffeten), ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ey âmenû olanlar! Hepiniz silm’e dahil olun (Allah’a teslim olun)! Ve şeytanın adımlarına tâbî olmayın. Muhakkak ki o, size apaçık düşmandır. (208)
فَإِن زَلَلْتُمْ مِّن بَعْدِ مَا جَاءتْكُمُ الْبَيِّنَاتُ فَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
﴿٢٠٩﴾
2/BAKARA-209: Fe in zeleltum min ba’di mâ câetkumul beyyinâtu fa’lemû ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Artık size beyyineler geldikten sonra eğer hâlâ (Allah’a ulaşan yoldan) saparsanız, o zaman Allah’ın azîz (üstün), Hakîm (hüküm sahibi) olduğunu bilin! (209)
هَلْ يَنظُرُونَ إِلاَّ أَن يَأْتِيَهُمُ اللّهُ فِي ظُلَلٍ مِّنَ الْغَمَامِ وَالْمَلآئِكَةُ وَقُضِيَ الأَمْرُ وَإِلَى اللّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ
﴿٢١٠﴾
2/BAKARA-210: Hel yenzurûne illâ en ye’tiyehumullâhu fî zulelin minel gamâmi vel melâiketu ve kudiyel emr(emru), ve ilâllâhi turceul umûr(umûru).
Onlar mutlaka Allah’ın ve meleklerin, kendilerine buluttan gölgeler içinde gelmesini ve emrin (işin) bitirilmesini mi gözlüyorlar (bekliyorlar)? (Oysa) bütün emirler (işler) Allah’a döndürülür. (210)