Türkçe
[
Değiştir
]
Коран на български език
Коран на русском языке
Quran di Indonesia
Corán en español
Koran on-Nederlandse
Coran en français
Koran auf Deutsch
Quran in English
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kur'ân
Kuran Sureleri
Cüzler
Kur'an Dinle (Yeni)
Sessiz (Aktif)
Abu Bakr al Shatri
Maher Al Mueaqly
Mishary AlAfasy
القرآن الكريم / جزئها ١٣ / صفحة ٢٥٥
القرآن الكريم
»
جزئها ١٣
»
القرآن الكريم / جزئها ١٣ / صفحة ٢٥٥
Kur'ân - Cüz 13 - Sayfa 255 (RA'D 43-43, İBRÂHÎM 1-5)
Kur'ân-ı Kerim
»
Cüzler
»
Cüz 13
»
Kur'ân - Cüz 13 - Sayfa 255 (RA'D 43-43, İBRÂHÎM 1-5)
Kur'an Dinle Sayfa-255
وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَسْتَ مُرْسَلاً قُلْ كَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَمَنْ عِندَهُ عِلْمُ الْكِتَابِ
﴿٤٣﴾
سورة إبراهيم
الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
﴿١﴾
اللّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَوَيْلٌ لِّلْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ شَدِيدٍ
﴿٢﴾
الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ
﴿٣﴾
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
﴿٤﴾
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَى بِآيَاتِنَا أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِأَيَّامِ اللّهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
﴿٥﴾
13/RA'D-43: Ve yekûlullezîne keferû leste murselâ(murselen), kul kefâ billâhi şehîden beynî ve beynekum ve men indehu ilmul kitâb(kitâbi).
Ve kâfirler: “Sen, resûl olarak gönderilmiş değilsin.” derler. De ki: “Allah ve kitabın ilmi yanında olanlar, benimle sizin aranızda şahit olarak kâfidir.” (43)
İBRÂHÎM Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm
14/İBRÂHÎM-1: Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse minez zulûmâti ilân nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtıl azîzil hamîd(hamîdi).
Elif lâm râ. Rab’lerinin izni ile insanları karanlıklardan nura; Azîz, Hamîd olanın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz kitaptır. (1)
14/İBRÂHÎM-2: Allâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve veylun lil kâfirîne min azâbin şedîd(şedîdin).
O Allah ki; semalarda ve yeryüzünde ne varsa O’nundur. Şiddetli azaptan dolayı kâfirlerin vay haline. (2)
14/İBRÂHÎM-3: Ellezîne yestehıbbûnel hayâted dunyâ alâl âhırati ve yasuddûne an sebîlillâhi ve yebgûnehâ ivecâ(ivecen), ulâike fî dalâlin baîd(baîdin).
Onlar, dünya hayatını ahiret hayatına tercih ederler. Ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Ve onu eğriltmek isterler. İşte onlar, uzak bir dalâlet içindedirler. (3)
14/İBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, Hikmet Sahibi’dir. (4)
14/İBRÂHÎM-5: Ve lekad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ en ahric kavmeke minez zulumâti ilân nûri, ve zekkirhum bi eyyâmillâh(eyyâmillâhi), inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr(şekûrin).
Andolsun ki; Biz Musa (a.s)’ı: “Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat (onlara Allah’ın günleri boyunca zikrettir).” diye âyetlerimizle (delillerimizle, mucizelerimizle) gönderdik. Muhakkak ki; bunda şükredip, sabredenlerin hepsi için âyetler (deliller) vardır. (5)