أُوْلَئِكَ الَّذِينَ نَتَقَبَّلُ عَنْهُمْ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَنَتَجاوَزُ عَن سَيِّئَاتِهِمْ فِي أَصْحَابِ الْجَنَّةِ وَعْدَ الصِّدْقِ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
﴿١٦﴾
Imam Iskender Ali Mihr
İşte onlar ki, onlardan yaptıklarını en güzel şekilde kabul ederiz (1’e 700’e kadar derece veririz). Ve onların günahlarına cevaz vermeyiz (örteriz, sevaba çeviririz). Onlar cennet ehli arasındadırlar. Onların vaadolundukları şey gerçek bir vaaddir.
Ahmet Varol
İşte bunlar, yaptıklarının en güzelini kabul edeceğimiz ve kötülüklerinden de geçeceğimiz, cennet halkı içinde yer alan kimselerdir. Bu kendilerine vaad olunan doğru vaaddir.
Diyanet İşleri
İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, onlara öteden beri yapılagelen doğru bir va’ddir.
Hayrat Neşriyat
İşte onlar, kendilerinden yaptıklarının en güzelini kabûl edeceğimiz (mükâfatlarını buna göre vereceğimiz) ve kötülüklerinden vazgeçeceğimiz, Cennet ehli arasında bulunan kimselerdir. (Bu, dünyada iken) söz verilmekte oldukları sâdık va'ddir.
Mustafa İslamoğlu
İşte bunlar, yaptıklarının en iyilerini kabul edip kötülüklerinin de üstünü çizeceğimiz kimselerdir: Verilmiş olan söze sadakatin bir gereği olarak, cennet ehli arasındaki yerlerini alacaklar.
Süleyman Ateş
Onlar öyle kişilerdir ki, yaptıklarının en iyisini onlardan kabul ederiz ve onların kötülüklerinden geçeriz, cennet halkı arasındadırlar. Bu, (dünyâda) kendilerine söylenen doğru söz(ün gerçekleşmesi)dir.